Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÇOCUKLUK TRAVMALARI

Resim
Bir çocuğun dünyası, bahçıvanın özenle ektiği bahçe gibidir. Bu bahçenin toprağı, çocukluk döneminde yaşadığı tecrübelerden oluşur. Ebeveynler, bu bahçenin bahçıvanlarıdır; onları ya sevgiyle besler, ya da yanlış davranışlarla kuruturlar. Çocuğun hayata bakışı, kişilik gelişimi ebeveynin yetiştirme tarzıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda ebeveynlerin çocuk yetiştirme sürecinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak sergilediği davranışlar, çocukların ruh sağlığı üzerinde derin ve kalıcı izler bıraktığını söylemeliyiz. Bu izler, "çocukluk travmaları" olarak adlandırılır ve kişinin ileriki yaşamını, ilişkilerini ve kimlik algısını doğrudan şekillendirir. Çocukluk travmaları, fiziksel şiddetten duygusal ihmale kadar geniş bir yelpazede yer alır. Ağır eleştiri , çocuğun hassas kalbini kıracak rencide edici sözler, aşağılama, sevgi eksikliği , sürekli kardeşleri ve akranları ile kıyaslama, evlatlar arasında ayrım yapma, zaruri ihtiyaçlarını yeterince karşılamama veya aşırı kontrolcü...

ÖZÜR DİLEMEK SANATTIR

Resim
  Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi bilmeyenden, haksızlığı görüp sessiz kalandan, değersiz, önemsiz hissettirenden, derdini sevincinipaylaşmayandan uzak durmak lazım.  Güler yüz (samimiyse) tevazu, merhamet, vicdanlı olmanın işaretidir. Yüzünde hiç gülümseme olmayan ya kibirlidir, ya agresif yapıda geçimsiz insandır. Dertli olmak başka bir şey. Onunla karıştırmayalım.Her dediğinizi onaylayan, kendine ait fikri olmayan insan güvenilir değildir. Dost sizde hata gördüğünde ikaz eden, düzeltmeye çalışan, yol gösterendir. Hakiki dostun en büyük özelliği, İslam ahlakını (güvenirlik, dürüstlük, müsamaha, tatlı dil, güler yüz, iman) kendisinde yerleştirmiş, onu gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatandır. Hüsniye Ünal

KARAKTERLER DEĞİŞMEZ

Resim
  Birine küsmek, darılmak, kırılmak o kişiye verilen değerin göstergesidir. Size karşı hata yapmıştır. Darılırsınız. Zamanla geçer, barışırsınız. Fakat öyle şeyler vardır ki, kişi ya da kişileri ilelebet hayatınızdan silmek zorunda kalırsınız. Sebep yapılan yanlış veya hata değildir. Bazı insanlar doğuştan kötüdür. İçleri kötü, niyetleri kötü, davranışları kötü, dilleri kötüdür. Kısaca kötü insanlardır. Adeta iki ayaklı, insan suretinde şeytanlardır. Peki bu tip insanlarla muhatap isek ve bunlar belki de en yakınlarımız ise nasıl bir yol izlemek gerekir? Şahsi fikrim; en yakınımız da olsalar böyle insanlardan yılandan, akrepten kaçar gibi kaçmak, uzaklaşmak lazım olduğudur. Çünkü çok tehlikelidirler. Sözleriyle, tavırlarıyla, nazarlarıyla (içleri haset doludur, sizdeki hiçbir iyiliği çekemezler) zarar verirler, eş dostla aranızı bozarlar, haysiyetinizle, şerefinizle oynarlar. Kötü huylarını asla değiştirmez, öylece kötülük içinde ölür giderler. "Dağların yer değiştireceğine in...

İSLAM'A, POPÜLER VE GELENEKSEL KÜLTÜRE GÖRE KADIN

Resim
Kadın... Kimine göre dünyanın süsü, kimine göre kaşık düşmanı, kimine göre de kullanılacak bir met'a. Fakat nasıl değerlendirilirse değerlendirilsin kadın (suistimallerle fıtratı bozulmadıkça) özünde nazik, latif, hassas, ince bir varlık.  Her kültürün, her inanışın kadına farklı bir bakış açısı var. İslam'ın, popüler kültürün ve geleneklere dayanan toplumsal kültürün kadın algısı arasında derin uçurumlar bulunuyor.  Popüler kültürün kadına bakış açısı, genellikle karmaşık ve çelişkili bir yapıya sahip. Bir yandan kadınların güçlenmesini, özgürleşmesini ve kariyer sahibi olmasını,çalışıp para kazanmasını, erkek hegemonyasından (!) kurtulmasını desteklerken, diğer yandan onları belirli kalıplara sığdıran, nesneleştiren ve idealize eden bir yaklaşım sergiliyor. Bu çelişkili durum,  reklamlar, filmler, diziler, müzik ve sosyal medya gibi birçok farklı kanallar vasıtasıyla empoze ediliyor.  ​Popüler kültürde kadına  en yaygın bakış, onun bir met'a, bir cinsel obje o...

BEDİÜZZAMAN PERSPEKTİFİNDEN "GURBET"

Resim
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri büyük bir İslam âlimidir. Fakat o sadece bir âlim değil aynı zamanda  Birinci Dünya Savaşı'nda gönüllü milis alay kumandanı olarak Doğu Cephesi'nde Ruslara karşı mücadele etmiş bir mücahittir. 1916 yılında Rus güçleri Bitlis'i kuşattığında Bediüzzaman, talebeleri ve gönüllülerle birlikte şehri savunmak için direnişe geçer. Bu çarpışmalar sırasında birçok talebesini kaybeder. Çatışmalar sırasında geri çekilmek zorunda kalan Bediüzzaman, bir su kemerinden atlarken görünmeyen bir taşa çarparak ayağını kırar. Yaralı halde talebeleriyle birlikte bir su arkının içine sığınır. Burada yaklaşık 34 saat saklandıktan sonra, Rus askerleri tarafından bulunarak esir alınır. Esir düştükten sonra Rusya'nın Kosturma şehrine götürülen Bediüzzaman, yaklaşık iki buçuk yıl esarette kalır. 1917'deki Bolşevik İhtilali'nin karmaşasından faydalanarak firar etmeyi başarır ve uzun bir yolculuktan sonra İstanbul'a döner. Yurda dönüşünde bir kahraman gi...