Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR İNSANLIK SUÇU : ÖJENİ

Resim
  Öjeni, ilk kez milattan önce Yunan filozoflarından Platon tarafından dillendirilmiş, yüzlerce yıl sonra İngiliz soylusu ve bilim adamı Sir Francis Galton'un modern çağa uyarlaması ile uzun bir dönem rağbet görmüş, günümüzde Amerika'da hâlâ etkileri olan bir felsefe ve toplumsal akımdır. Sir Francis Galton, öjeni fikrini ortaya atarken kuzeni Charles Darwin'in evrim teorisinden etkilenmiştir. Peki öjeni nedir? Öjeni, Galton tarafından Yunanca'dan alınmış "iyi doğan" anlamında bir kelimedir. "İyi doğandan yani öjeni'den kasıt fiziksel, zihinsel ve genetik hastalıkları, engelleri olmayan mükemmel insan soyu meydana getirmek demektir. Buna göre aşağı ırk olarak kabul edilen geri kalmış, fâkir ülkelerin halkları,alt kültürden olanlar, zenciler, sakatlar, hastalıklı, zekâ seviyesi düşük olanlar vb...gibi kötü soy kabul edilenler kısırlaştırılarak, yok edilerek dünya bir nevî  temizlenmeli, üstün ırk, üstün soy meydana getirilmelidir. Yani bu dünyada...

İSMAİL AMCA İLE FATMA TEYZE

Resim
Henüz izleme fırsatı bulamadığım #Gassal filminin kısa videolarına denk gelmek eski tabirle "teda-i efkâr", şimdiki tabirle "çağrışım" yaptı, hatıralarımın canlanmasına neden oldu. Hayata pembe gözlükler arkasından baktığımız yıllarda mahallemizde samimi komşuluk ettiğimiz aileler vardı. Her hafta birinin evinde toplanır çay eşliğinde sohbet ederdik. Ramazanlarda iftar sofralarında buluşurduk.  Bu komşu ailelerden en fazla hafızamda yereden aynı zamanda hemşehrimiz olan İsmail amca ile eşi Fatma teyzeydi. Her zaman olduğu gibi, isimlerini andığım şu an bile içime bir sızı çöktü, gözlerime yaşlar hücum etti. İsmail amca renkli bir kişilikti. Esprili, şakacı, dost canlısı... Neredeyse bütün komşularımız gibi İslamî yaşantısı olmayan, fakat dine, dindarlara saygılı, muhabbet besleyen bir zattı (aslında geleneksel Müslüman desek daha doğru olur. Anadolu'da anadan atadan duyduğu şekilde iman edenlerden). Dindar insanlara saygısı dolayısıyle evlatlarıyla aynı yaşta ol...

HATİCE NİLGÜN TOSUN

Resim
كُلُّ نَفْسٍ ذَٓائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ اِلَيْنَا تُرْجَعُونَ "Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz."  Ankebût sûresi- 69. âyet Âyet-i Kerîme'de belirtildiği gibi vaktini,yerini, şeklini bilemediğimiz ölüm, bir gün hepimizin kapısını çalacak. Mühim olan ölmek değil, Huzur-u Rahman'a imanla, kulluk görevlerini (mümkün mertebe) yapma gayretiyle gidebilmek... "Gayret" diyorum. Çünkü ; peygamberler hariç kimse  - sürekli mücadele etmek zorunda olduğu şeytan ve nefs-i emmare varken -  kulluk görevlerini yüzde yüz yerine getirmeye muvaffak olamaz. Bundan dolayı Müslümanı kurtaracak olan ameli değil, Cenab-ı Hakk'ın rahmetidir. Her şeye rağmen Müslüman dünyaya gönderilişindeki ilahî maksadı bilmek,ömür sermayesini ona uygun harcamaya çalışmak mecburiyetindedir. Hergün sayısız insan doğuyor ve ölüyor. Sürekli bir sirkülasyon var. Aziz üstadın tabiriyle her vakit birileri, silah altına alınan nefer gibi büyük bir talimgâh olan bu dünyaya geliyor...