İSMAİL AMCA İLE FATMA TEYZE


Henüz izleme fırsatı bulamadığım #Gassal filminin kısa videolarına denk gelmek eski tabirle "teda-i efkâr", şimdiki tabirle "çağrışım" yaptı, hatıralarımın canlanmasına neden oldu.

Hayata pembe gözlükler arkasından baktığımız yıllarda mahallemizde samimi komşuluk ettiğimiz aileler vardı.

Her hafta birinin evinde toplanır çay eşliğinde sohbet ederdik. Ramazanlarda iftar sofralarında buluşurduk. 

Bu komşu ailelerden en fazla hafızamda yereden aynı zamanda hemşehrimiz olan İsmail amca ile eşi Fatma teyzeydi.

Her zaman olduğu gibi, isimlerini andığım şu an bile içime bir sızı çöktü, gözlerime yaşlar hücum etti.

İsmail amca renkli bir kişilikti. Esprili, şakacı, dost canlısı...

Neredeyse bütün komşularımız gibi İslamî yaşantısı olmayan, fakat dine, dindarlara saygılı, muhabbet besleyen bir zattı (aslında geleneksel Müslüman desek daha doğru olur. Anadolu'da anadan atadan duyduğu şekilde iman edenlerden). Dindar insanlara saygısı dolayısıyle evlatlarıyla aynı yaşta olmama rağmen, o dönemde İslamı yeni tanımaya ve yaşamaya çalışan biri olduğumdan bana "Hüsne hanım" diye hitap eder ve mücadelemde beni desteklerdi.

Bundan dolayı onu daima hayırla yâdediyor ve "Yasin" lerime alıyorum.

Keza eşi Fatma teyze de öyleydi.

İsmail amcaların çok güzel bir bahçeleri ve içinde bir tulumba vardı. O bahçede domates,salatalık, yeşillik falan yetiştirirlerdi.

Aşırı domates seven biri olarak o bahçeden toplayıp hemen oracıktaki tulumbada yıkayıp yediğim domateslerin tadı hâlâ damağımda. Artık o domatesler mazi oldu. 

O zamanlar her evde mutad ikindi çayları yapılırdı.  

Yaz aylarında ikindi çayına Fatma teyzeye giderdim. Evleri bizim bir üst sokağımızda, boğaza bakan bir yamaçtaydı. Boğazın eşsiz güzelliğini seyrederek sohbet ederdik. Dinî konulara meraklıydı. Bilmediği meseleleri sorardı. Biz konuşurken, kızı da çay demler, bahçeden topladığı şahane domateslerden salata yapar getirirdi. Kızı benim akranım ve arkadaşımdı fakat ondan ziyade Fatma teyze ile vakit geçirirdim.

Güzel günler, güzel dostluklardı. Şimdilerde öyle dostluklar, komşuluklar kalmadı. 

Her neyse..

Ben evlenip başka bir şehre gittikten sonra bir müddet münasebetimiz koptu.

Sonra duydum ki İsmail amca çalıştığı inşaatta ıslak elle şalteri kapatırken elektrik çarpması sonucu hastaneye kaldırılmış. Bir müddet sonra da taburcu edilmiş. Tam da o sıralarda baba ocağına ziyarete gelmiştim. İsmail amcanın haberini alınca hemen yanına gittim.

Yüzü gözü şişmiş, mosmor olmuş bir vaziyette yatıyordu ama fena değildi , biraz hasbihal ettik.

Haline çok üzülmüştüm.

Evime döndükten çok kısa bir süre sonra vefat haberini aldım. İnanamadım. Halbuki inanamayacak ne var? Dünya geçici bir konaklama yeri değil mi? Gelen bir müddet durup asıl yurduna gitmeyecek mi?

İsmail amcanın vefatından yıllar sonra da Fatma teyze kanserden ahirete göçtü.

Onlardan bahsetmişken şu küçük notu da eklemek isterim.

Eskiden köylerde gelinle damadı ata bindirirlermiş. 

Fatma teyze evliliğini anlatırken kendisinin 14,İsmail amcanın da 15 yaşında olduğunu, İsmail amcanın ata binemediğini, birilerinin kucaklayıp bindirdiğini söylemişti.

Bana göre ilginç bir durumdu.

Onları, o günleri, o komşuluk ilişkilerini hiç unutmuyorum.

Mazide kalmış güzel hatıralar arasındalar.

Mekanları cennet olsun, nurlar içinde yatsınlar.

Gassal filmi, akabinde dinlediğim gassal hikayeleri beni hayalimde nerelere götürdü.

Dipnot : Bu yazımı okuyan dostlar İsmail amca - Fatma teyze ruhuna bir fatiha gönderirlerse mutlu olurum.

Hüsniye Ünal

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HATİCE NİLGÜN TOSUN

NEVİN

DÜNYA SÜRGÜNÜNDE YALNIZ BİR ADAM : NİZAMETTİN AMCA