YENGEÇ SENDROMU


Adamın biri yengeçleri yakalayıp ağzı açık bir kovaya dolduruyor. Bunu gören biri :

- Kovanın ağzını açık bırakmışsın. Yengeçler kaçmaz mı? "diye soruyor.
-Hayır. Yengecin biri ne zaman çıkmak için tırmansa diğerleri tutar, aşağı çeker. Onun için hiç bir yengeç 🦀 kurtulmaya muvaffak olamaz" diye cevap veriyor adam.
Bu hikayedeki gibi insanlar içinde de başkalarının başarısına engel olmaya , kendinden herhangi bir konuda önde gördüğü kişiyi aşağı çekmeye çalışan çok sayıda insan mevcut. O kadar çok ki, bu durum toplumsal bir sorun haline geldi.
Bunun adı psikolojide "yengeç sendromu"dur.
İnsanda fıtraten dercedilmiş iyi ve kötü huylar vardır. Bu huylara yön vermek, iyi ya da kötü yönde geliştirmek insanın kendi elindedir.
İnsanoğluna, Cenab-ı Hakk tarafından " İrade-i cüziyye"denilen bir kabiliyet verilmiştir. Bunun yanısıra bir de temyiz ve tefrik kabiliyeti vardır. Yani;   doğruyu yanlışı birbirinden ayırt etme ve iyiye yönelme...
Bu kabiliyetleri geliştirmek ise en büyük nimetlerden olan akıl ve imanla mümkündür.
Akıl ve iman bir arada işlettirilirse ortaya muazzam neticeler çıkabilir.
Düşünsenize ;
İmanı kuvvetli bir insan, aklını Allah yolunda, O'nun kullarına hizmet yolunda kullanırsa neleri başarmaz ki?
Ama aksi olursa, yani, akıl var ama iman yok, o zaman da şeytanın kölesi olur. O büyük nimeti zayi eder, kaybedenlerden olur.
Neyse, sadede gelelim...
" Bir Müslüman kendisi için istediğini mü'min kardeşi için de istemedikçe kâmil iman sahibi olamaz."
" Ateşin odunu yediği gibi haset de salih amelleri yer, bitirir", diyen bir peygamberin (S.A.V.)ümmetine yakışan, kardeşlerinin başarılarını kıskanmak, gözden düşürmeye çalışmak, içten içe hazımsızlık çekmek değil, onların başarıları, mutlulukları ile sevinmek ve her zaman destek olmaktır.
"Mü'minler ancak kardeştir ". Bu ayet-i kerimede verilen mesaj şu : "İman sahipleri birbirinin ancak kardeşi olabilir, hasmı, düşmanı değil." 
Kime sorsanız "kalbim temiz, benim içimde kötülük yok" der.
Işte, kalp temizliğinin alameti kendi nefsi için istediğini kardeşi için de istemek, onun üzüntülerine, sevinçlerine ortak olmak, ihtiyacı olduğunda yardımına koşmak, vefalı davranmaktır.
İslam'ın düsturu olan güzel ahlak budur.
"En hayırlı insan, kendisi ile kolay geçinilen, yumuşak huylu insandır" buyuruyor efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam.
Hem "Elhamdülillah Müslümanım" demek, hem de İslamın yasakladığı kötü huylara sahip olmak büyük tezat.
İnsan nefsiyle mücadele etmek, elinde olmayan kötü huyları varsa onları terbiye etmeye çalışmakla mükelleftir.
Kimse melek değil.Hepimizin  nahoş yönleri var.
Kıskançlık, haset çok kötü özellikler.
Böyle ınsanlar sürekli olarak hem kendi kendilerini yer bitirirler hem de kimseye dost olmazlar. Kalplerinde düşmanlık yer etmiştir.
Yengeç sendromu olan kişiler sizde gördükleri herhangi bir güzelliği dile getirmezken, çok kolay eleştirirler. Bu onların en belirgin özelliğidir. 
Ayrıca böyle tiynetteki kişilerde ciddi bir aşağılık kompleksi, yetersizlik duygusu ve özgüven eksikliği vardır. Kişisel gelişimini tamamlamamış, ruhen olgunlaşmamış kişilerdir. Hep gözleri başkalarının sahip olduklarındadır. Haset, içlerini kurt gibi kemirir devamlı.
Kıskançlığa ne lüzum var, anlamıyorum ?  Allahu Teala her kuluna farklı kabiliyetler lutfetmiş. Bizde olan güzel bir yetenek başkasında olmayabilir, onda olan da bizde olmayabilir. Farklı yetenekler bir araya gelince birbirini tamamlayan ve zenginleştiren unsurlardır.
Mesela ; birinde yazma yeteneği vardır, diğerinde resim çizme, bir başkasında ticaret vs.... Neyin hasetliği, neyin çekememezliği bu? 
Madem ki en son ve en mükemmel dini kabul ettik, o halde Allah'ın verdiği irade ile nefsimizi terbiye etmek zorundayız.
En azından yanlış duygularımızı farkedip içten içe tevbe istiğfar etmeli ve bu kötü duygulardan kurtulmak için çokça dua etmeli, Rabbimizden yardım istemeliyiz.
Yengeç değil bembeyaz barış güvercini olalım.

Hüsniye Ünal





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HATİCE NİLGÜN TOSUN

NEVİN

DÜNYA SÜRGÜNÜNDE YALNIZ BİR ADAM : NİZAMETTİN AMCA