MÜSLÜMAN KİMLERİ DOST EDİNEMEZ ?
"Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları veli edinmeyin. Onlar birbirlerinin velileridir. Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır." Maide suresi 1.ayet
Müslüman kimleri dost edinemez?
Allahu Teâlâ Hazretleri ayette açıkça belirtmiş. Yahudi ve Hıristiyanlar demiş.
Oysa şahit oluyoruz ki dost edinmekten de fazlası yapılıyor.
Yahudi, Hıristiyan hatta bazı putperest milletlerin adetleri,özel günleri öylesine benimsenmiş ki birebir aynısı taklit ediliyor.
Oysa şahit oluyoruz ki dost edinmekten de fazlası yapılıyor.
Yahudi, Hıristiyan hatta bazı putperest milletlerin adetleri,özel günleri öylesine benimsenmiş ki birebir aynısı taklit ediliyor.
Taklit eden kim?
Müslüman (!) toplum.
Taklit edilen kim?
Cenab-ı Hakk'ın men ettiği ehl-i küfür de denilen İslam dışı toplumlar.
Peki şimdi soruyorum :Siz eğer gerçekten İslam dinini kabul ettiyseniz nasıl oluyor da, Kur'an-ı Kerim'de yasaklandığı halde İslam düşmanlarının adetlerine uyuyorsunuz? Ayette ne diyor? "Sizden kim onları dost edinirse şüphesiz o da onlardandır".
Onların adetlerini uygulamak, onlara dost olmak değil mi?
Siz hiç Yahudi ya da Hıristiyanların, bir Müslüman adetine uyduğunu, özel bir gününü kutladığını gördünüz mü?,
Bu nasıl bir kimlik kaybı, özünden kopma ve taklitçiliktir?
Müslüman milletimiz kendi ülkesinde asimile olmuş durumda.
Ya bir uyanalım, kendimize gelelim, şanlı tarihimize, asalet timsali ceddimize bakalım.
Bizim kimseye özenmemize,maymun gibi kimseyi taklit etmemize gerek yok.
Nice güzel ve özel günlerimiz, adetlerimiz, geleneklerimiz var.
Mesela komşular, akrabalar arası ziyaretler, çay sohbetleri, sıcacık, samimi ortamlar neyimize yetmiyor da tek dişi kalmış, bize hiç bir zaman dost olmamış Batı'nın saçma sapan, gösteriş ve israftan ibaret alışkanlıklarını hayatımıza sokuyoruz?
Durumu başka bir boyuttan ele alalım :
Evet, ayet-i kerimede " ehl-i küfrü dost edinmeyin" derken tamamen ilişkiyi kesmeyi ya da düşmanlık etmeyi kastetmiyor.
İslam'a zarar vermeyen, mütecaviz olmayanlarla sulh içinde yaşamak, ihtiyaç halinde gerekirse onlara yardım etmek bizim hem imanî, hem de insanî vazifemiz. Bu ayrı bir konu.
Biz inananlardan istenen Yahudi ve Hıristiyanların hiç bir zaman bize dost olmayacağını bilmemiz,araya mesafe koymamız, onlarla can ciğer kuzu sarması olmamamız.
Buraya kadar tamam. Bunu anladık.
Peki, ya içimizde yaşayan, kimliğinde Müslüman yazan, fakat işi gücü İslam düşmanlığı olanları ne yapacağız ?
"Ben de Müslümanım" diyen fakat icraatları, söylemleri ile sürekli inanan insanların aleyhinde bulunan , aleni bir şekilde gerek sözleri, gerekse fiilleri ile mukaddes değerlerimize saldıranları hangi kefeye koyacağız? Bunları hangi kategoriye yerleştireceğiz ?
Cevap gayet açık : Münafık...
Münafık, Allah katında kafirden eşeddir.
"Bir kaptan içinde olan sızar."
İman sahibi bir insan, kendisi gibi inananları sever, onların yanında yer alır. Hem "Müslümanım" diyecek, hem de Müslümanlara düşmanlık edenleri destekleyeceksiniz.. Bu olmaz. "Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" derler adama.
"Kişi sevdiği ile beraberdir."
"Kişi arkadaşının dini üzeredir."
Bu hadis-i şerifler noktayı koymuş.
Kimi seviyor ve yanında yer alıyorsanız onunla birlikte haşrolacaksınız.
Bu çok dehşetli bir hüküm anlayana.
Neden ben alnı secdeye gideni değil de, dinime, imanıma, vatanıma, milletime düşmanlık edeni destekleyeyim?
Bu nasıl bir iman? Nasıl bir anlayış?
İnsanın kalitesini ve bulunduğu konumu belirleyen bazı ölçüler vardır. Kiminle dostluk ediyorsanız, hangi kitabı okuyorsanız, hangi filmi seyrediyorsanız, hangi mekanlara gidiyorsanız, neyle meşgulseniz öylesiniz. Bunlar sizin kalibrenizi gösteren aynalardır.
O yüzden çok dikkatli olmak lazım.
Kısaca ; Müslüman, dinine milletine hizmet edeni sever. Kulluğunu, insanlığını bilenle dost olur.
Vatan , millet, din, iman kavramlarına sahip olmayanlardan uzak durur. Bu imanın gereğidir.
Fuzuli hümanistliğe gerek yok. Çünkü hakikatler bambaşka. Siz hümanist takılırken birileri değer verdiğiniz tüm kavramların altını oymakla meşgul.
O yüzden teyakkuzda olalım.
İster siyasette, isterse sosyal hayatımızda kimleri desteklediğimize, kimlerle düşüp kalktığımıza dikkat edelim.
Unutmayalım, bu günkü tavrımız yarın ilahi mahkemedeki durumumuzu belirleyecek.
Hüsniye Ünal
Yorumlar
Yorum Gönder