HATIRALARDAN BİR DEMET - FATMA ÖĞRETMEN
İnsan bir yaştan sonra geçmişte yaşamaya başlıyor. Yarım asrı devirenler bu duyguyu iyi bilir. Zihin sürekli kimi acı, kimi tatlı hatıralarla işgal altındadır.
Ben de son günlerde geçmişe biraz fazla takıldım galiba.
Özellikle ortaokul yıllarıma gidiyor aklım.
Eğitim hayatımın en güzel,en zevkli yılları Beyoğlu Kız ortaokulu'nda geçmişti.
Okulumuz Kız okuluyken karma yapılmış, ilk sene erkek çocukları ile birlikte okumuştuk.Sonra yine aslına döndürülmüş, ikinci sınıfa sadece kızlar olarak devam etmiştik.
Sınıfımız çok muzip, neşeli, eğlenceli kızlardan oluşuyordu.Kimi şarkı söyler, oynar, kimi filozof edasıyla konuşur, kimi ağır abla takılırdı.Kimi dergilere çocuk hikayeleri yazar(bunlardan biri de bendim. Hayatım boyunca yazar olmak istedim, kader müsaade etmedi), kimi iyi dikiş diker, kiminin de yazısı mükemmeldi.
Teneffüsler gırgır şamata içinde geçerdi. İstisnasız her teneffüs nadide sesiyle bir yandan konser verirken bir yandan da göbek atan bir Figen'imiz vardı. Ki nev-i şahsına münhasır bir kızdı.
Sınıfça birbirimizi sever, gayet de iyi geçinirdik.Aslında bu, ancak filmlerde rastlanabilecek ayrıcalıklı bir durumdu.
Öğretmenlerimizle de aramız çok iyiydi.Durum böyle olunca okula gitmek bizim için büyük bir zevkti.Eve dönünce okula gitmek için ertesi sabahı iple çekerdik.
Öğretmenler demişken anlatmadan geçemeyeceğim.
İngilizce (en sevdiğim dersti) öğretmenimiz Fatma Erdem çok zarif, nazik,ince yapılı, asil, yumuşak huylu, anlayışlı bir hanımdı
Güzel huy insana verilmiş en büyük mükâfattır.Çünkü güzel huylu insan hem halk hem de Hak tarafından sevilir.
Ben de, ahlakına hayranlık duyduğum tam bir "hanımefendi" olan bu öğretmenimi çok seviyordum.Öyle ki ona hitaben bir şiir yazmış bir de onu İngilizce'ye çevirmesini rica etmiştim. O da çok memnun olarak "hiç unutamayacağım bir öğrencimsin" demiş ve şiirimin çevirisini de yapmıştı.
"Öğretmenim, sevgili öğretmenim
Yolumu aydınlatan fenerim,
Işığa uzanan ellerim" diye başlayan bir şiirdi. Yıllarca saklayıp sonradan kaybettiğim için bu kadarını hatırlayabiliyorum.
Bu şiir vesilesiyle aramızda özel bir bağ kurulmuştu öğretmenimle. (Daha sonraki okullarımda bazı öğretmenlerimle de aramızda böyle özel bağlar oluşmuştu. Yeri geldikçe yazacağım inşaAllah).
Sonra o şiirle ortaokul ve lise yıllarımda bir kaç kez yarışmalara katılmış ,birincilikler bile almıştım.
Ben o okuldan ayrıldıktan sonra, öğretmenimle bir müddet mektuplaşmıştık. Daha sonra irtibatımız koptu.Yaşıyorsa Allah selamet versin.Vefat ettiyse rahmet diliyorum.
Bende derin izler bırakan insanlardan biriydi Fatma Erdem.
İki yıl okuduğum Beyoğlu kız ortaokulu ve Fatma öğretmenim hafızamda tatlı bir hatıra olarak kaldı.
Her gün okul bahçesine gelen satıcıdan aldığım elma şekerlerini de unutmadım. Nasıl da severdim. Şimdi ne zaman bir elma şekeri görsem o günleri hatırlıyorum.
Cihangir'den Sarıyer'e taşındık ve ben son sınıfı Sarıyer ortaokulunda okudum. Ama oraya hiç alışamadım.Yüreğimde hep eski okulumun özlemi oldu, içten içe acı çektim.
Sevdiğinden ayrı düşen biri gibi.
Hatırlayınca hâlâ hüzünleniyorum.
Bu yüzden okul değiştirmek zorunda kalan çocuklara çok üzülürüm.Onların ruh halini gayet iyi anlıyorum çünkü.
Anne babalara tavsiyem hayatî bir mes'ele olmadığı sürece çocuklarını, alıştıkları okullarından ayırmasınlar. Çünkü bu, çocukların ruhunda gerçekten yaralar açıyor.
Sarıyer Ortaokulunu pek sevmemiştim. Nihâyetinde sınıfa sonradan gelmiş,yabancı bir öğrenciydim, eğreti duruyordum.
Sınıfla aramda çok fazla bir kaynaşma olmadı ama orada da yine bir öğretmenle güzel bir yakınlık kurduk.
Hem matematik, hem ev ekonomisi derslerine giren bir hanımdı.
Beni kızı gibi seviyordu,sıcak davranıyordu.
Bu noktada itiraf etmem gereken bir şey var:
Fatma öğretmenime yazdığım şiiri, bu yeni öğretmenime de hediye etmiş , işin aslını söylememiştim. Tabi ki o da mutlu olmuş,gönlüne de taht kurmuştum. 😊😊
Bu öğretmen ortaokulu bitirip liseye başladığım dönemde de bırakmamış,birgün okuluma beni ziyarete gelmiş, başka bir gün de tiyatroya götürmüştü.
O öğretmenimin adını hatırlamıyorum. Aramızdaki anne - kızvarî muhabbet uzun sürmedi, yollarımız ayrılmıştı.
Çünkü ben o dönemde İslamî ilimlere merak salmıştım.Dinimi araştırmaya, okumaya başlamış ve bana göre gizemlerle dolu, çok değişik, apayrı bir dünyanın kapısını aralamış,bambaşka boyutlara geçmiş,tarifi gayr-i kabil bir halet-i ruhiye içinde gaybî âlemlere doğru seyr ü sefere çıkmış, göklere yükselmiş oralardan yeryüzünü seyrediyormuş, bulutların üstünden insanlara bakıyormuşcasına lahutî duygulara kapılmış , insanların gaflet içindeki hallerini hayretle izliyordum.
Ben o zamana kadar İslam hakkında hiç bir şey bilmediğim için bomboş yaşıyordum, peki bu insanlar her şeyi bile bile nasıl oluyor da böylesine lakayt davranabiliyorlar,neden ibadetlerini yapmıyorlar, ölümü, hesap gününü düşünmüyorlar, dinin kaidelerini umursamadan böylesine dünyevî yaşıyorlardı! Hayretler içerisindeydim.
Henüz 14 yaşındaydım ve onca senemin boşa geçtiğini düşünerek hayıflanıyordum.
Sanki derin bir uykudan uyanmış gibiydim.
Huşû dolu namazlar, her an tefekkür hali, susuzluktan yanmış bir insanın suya kavuşması gibi mensup olduğum dini öğrenmek için sürekli okumalar vs...
Her neyse...
İşte, daha önce hiç tanımadığım, bir yüzü şehadet âlemine, bir yüzü gaybe bakan bu yeni dünyanın sihrine kapılmış, intibak etmeye çalışıyorken ( bu arada yarım yamalak da olsa başörtüsü kullanmaya ve namazı da öğrenerek kılmaya başlamıştım) o öğretmenim bendeki değişiklikten rahatsız olmuş, "Sana o başörtüyü çıkarttıracağım" demiş,ben de " Hiç sanmıyorum", diye cevap vermiştim.
Bu konuşmanın üzerine bir daha görüşmedik.
Maneviyata saygısı olmayan, üstelik girdiğim kutsî yolda bana köstek olmaya çalışan birini aklımda, kalbimde neden tutayım ki?
Bu Rabb'ime, inandığım dine ihanet olmaz mıydı?
En doğru olanı yaptım.
Onu unuttum gitti.
İnsan hafızalarda yer etmek istiyorsa, unutulmak istemiyorsa iyi izler bırakmaya çalışmalı.Yoksa hayatımızdan böyle adı bile hatırlanmayan biri olarak geçer gider.
Rabbim izin verirse hatıralarımın devamı gelecek.Şimdilik bu kadar kâfi...
Hüsniye Ünal
Yorumlar
Yorum Gönder