İMTİHAN HAKİKATİ
Öyle ibretlik hayat hikayelerine denk geliyoruz ki; kendi dertlerimizin aslında ne kadar hafif olduğunu fark ediyor, “derdimi seviyorum” diyor, halimize şükrediyoruz.
Kimi insan, yaşlanmış ve bakıma muhtaç ana-babalarına, kayınvalide veya kayınpederlerine bakmak zorunda kalıyor, bu sorumluluk altında büyük sıkıntılar yaşıyor. Üstelik büyüklerine bakan bu insanların çoğu, kendisi de ileri yaşta, köşesinde oturup hizmet edecek değil hizmet görecek durumda, hayatın yorduğu İnsanlar.
Kimi engelli çocuğuna ya da başka bir yakınına sabırla,kendi hayatından feragat ederek bakmak durumunda kalıyor.
(Boyundan aşağısı tutmayan,yatağa mahkûm felçli oğluna ve mental sorunları olan tekerlekli sandalyedeki kızına tek başına bakan altmış yaşına yakın bir hanım tanımıştım.Hiç bir sosyal hayatı yoktu. Ne bir yere gitme, ne misafir ağırlama.... Bütün hayatı çocuklarının bakımı ile geçiyordu.Çok yerde gücü yetmiyor, acizleniyordu. Ümitsiz, mutsuz, çaresiz durumdaydı.)
Kimi de ağır hastalıklarla, maddî sıkıntılarla, ruhî bunalımlarla boğuşuyor.
Bu misaller gösteriyor ki, dünyada rahat aramak çölde serap görmeye benzer. Zira burası Darü’l-İmtihandır; hakikî rahat ve huzur ise ancak Darü’s-Selâm olan âhiret yurdundadır.
Rabbimiz Kur’ân’da şöyle buyuruyor:
“Andolsun, sizi biraz korku, biraz açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Sabredenleri müjdele!” (Bakara Sûresi, 2/155)
İnsanoğlu yaşadığı sürece enva-i çeşit imtihana maruz kalıyor. Dikkat çekici olan ise; çoğu zaman insanın en yakınlarıyla imtihan edilmesi. Bu bazen ebeveyn, bazen kardeşler, bazen eşler, bazen de evlatlar eliyle oluyor.
“Biz, kiminizi kiminiz için imtihan vesilesi yaptık ki bakalım sabredecek misiniz! Rabbin her şeyi görüp gözetmektedir.”(Furkan Sûresi, 25/20)
Efendimizin (s.a.v.) bir hadis-i şerifinde belirttiği gibi.
"Müminin başına gelen yorgunluk, hastalık, kaygı, keder, eziyet, hatta ayağına batan bir diken bile günahlarına kefaret olur. ”
Her imtihan bir ceza değildir. Allahû Teâlâ bazen, sabrını ölçmek, makamını yüceltmek için , bazen de günahlarına kefaret Olsun, gafilene dünyaya dalıp aslî vazifelerini unutmasın diye kullarını çeşitli imtihanlara tâbi tutar. Asıl önemli olan, bu imtihanlarda sabır ve şükürle O'na yönelmektir.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri der ki:
“Musibetler zahiren çirkin ve sevimsizdir. Fakat neticede rahmettir. Günahlara kefaret olur, sabırla karşılandığında uhrevî derecelere vesile olur.”(Lem’alar, 13. Lem’a)
"Bu dünya dâr-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir; hastalıklar ve musîbetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve her bir saati bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden, şekva değil, şükretmek gerektir." ( Lem'alar - 2.Lem'a)
Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
“Allah kime hayır murad ederse, onu musibetlerle imtihan eder.” (Buhârî, Merdâ, 1) buyurarak bu hakikati bildirmiş.
O hâlde hangi durumda olursak olalım, hamd etmeyi elden bırakmayalım. Çünkü hiçbir zaman unutmamamız gereken bir gerçek, "beterin beteri" olduğudur.
Allah’ım! Bizi imtihanları sabırla karşılayan, nimetlere şükreden kullarından eyle.Kalbimize rızâ, gönlümüze kanaat, dilimize hamd nasip et.Dertlerimizi şifaya, musibetlerimizi rahmete, gözyaşlarımızı mağfirete vesile kıl. Amin
Hüsniye Ünal
Yorumlar
Yorum Gönder