Kayıtlar

İMTİHAN HAKİKATİ

Resim
Öyle ibretlik hayat hikâyelerine denk geliyoruz ki; kendi dertlerimizin aslında ne kadar hafif olduğunu fark ediyor, “Derdimi seviyorum.” diyor, halimize şükrediyoruz. Kimi insan, yaşlanmış ve bakıma muhtaç ana-babasına, kayınvalide veya kayınpederine bakmak zorunda kalıyor; bu sorumluluk altında büyük sıkıntılar yaşıyor.( Üstelik büyüklerine bakan bu insanların çoğu, kendisi de ileri yaşta, köşesinde oturup hizmet edecek değil, hizmet görecek durumda; hayatın yorduğu insanlar.)  Kimi, engelli çocuğuna ya da başka bir yakınına sabırla, kendi hayatından feragat ederek bakmak durumunda kalıyor. Boyundan aşağısı tutmayan, yatağa mahkûm felçli oğluna ve mental sorunları olan tekerlekli sandalyedeki kızına tek başına bakan altmış yaşına yakın bir hanım tanımıştım. Hiçbir sosyal hayatı yoktu; ne bir yere gitme, ne misafir ağırlama... Bütün hayatı çocuklarının bakımı ile geçiyordu. Çoğu yerde gücü yetmiyor, acizleniyordu. Ümitsiz, mutsuz, çaresiz durumdaydı. Kimi de ağır hastalıklarla, ma...

İSLAM'DA METHEDILEN BİR HUY : CÖMERTLIK

Resim
Cömertlik dinimizde methedilen güzel huylardandır. O kadar üstün bir haslet kabul edilmiştir ki, "Cennetin kapısını cömertler açar" sözü meşhur olmuştur. Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir hadis-i şerifte "vermekle malın azalmayacağını, bil'akis çoğalacağını" garanti etmiştir. Başka bir hadis-i şerifte ise cömert kişinin " Allah'a yakın, cennete yakın, insanlara yakın, cehennemden uzak" olduğunu belirtmiştir.  Allah Resûlü, ikram ederken cimri davranılmamasını, veren kişinin verdiğinde gözünün kalmamasını, sayarak ve kısarak vermemesini tavsiye etmiş, dilenciye sadaka veren Hz. Aişe'yi “Ey Âişe, yavaş ol! Sayma ve sayarak verme! Yoksa Allah da sana sayarak verir, ” buyurarak uyarmıştır. "Cömertin yemeğini yiyin. O şifadır. Cimrinin yemeğini yemeyin. O hastalıktır," hadisi ne kadar da manidar! Canı gönülden verilmeyende hayır olmadığını anlatıyor.  Allahû Teâlâ cömerttir, cömertleri sever. Kur'anı Kerim'de : "Onlar bollu...

MERVE GÖNTEMİN’İN TALİHSİZ SÖZLERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME

Resim
"Kızılcık Şerbeti" dizisinin senaristlerden Merve Göntemin’in, bir kaç gündür sosyal medyayı işgal eden, genç kızların, bedenleri üzerinden para kazanmasının hem keyifli hem normal olduğuna dair açıklamaları edep, haya, ahlak, namus gibi değerlerin adı geçen senarist ve onun zihniyetindeki kişiler için hiç bir anlam ifade etmediğinin göstergesiydi. Bu tür söylemler,sadece söyleyeni bağlamaz, toplumsal değerleri tahrip eden , ahlakî çözülmeyi hızlandıran bir etki taşır. Çünkü belli projelerle göz önünde olan kişilerin örnek alınan davranışları, sözleri  başta gençler olmak üzere  tüm toplumu etkiler. Üniversite eğitimi için ailesinden uzak şehirlere giden bir çok genç kızın Göntemin’in teşvik ettiği gibi ahlak dışı hayatlar yaşadığı, geçici zevkler uğruna istikballerini kararttığı ve ailelerinin umutlarını yıktığı bilinen bir gerçek. Sosyolojik açıdan bakıldığında , kişilerin davranışlarını şekillendiren yalnızca yasal normlar değil, aynı zamanda toplumun ortak değerleri olan ...

İSLAM'DA ZEMMEDİLEN BİR HUY : CİMRİLİK

Resim
Cimrilik, yüce dinimizde şiddetle kınanan ve kötü ahlak olarak kabul edilen bir huydur.Çünkü cimri insan, sahip olduğu mal ve serveti Allah yolunda harcamaktan kaçınır,ihtiyaç sahiplerine yardım etmez ve elindekini biriktirerek kendi nefsini tatmin etmeye çalışır.  Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam bir hadis-i şerifte "veren el alan elden üstündür" buyurmuştur. Cimri insan vermeyi asla sevmez, daima almak ister. Bu yönüyle bakıldığında cimrilik manevî bir hastalıktır. Ki bireyin hem manevi gelişimini engeller hem de toplumsal dayanışmaya zarar verir. Bireyin manevi gelişimini nasıl engeller?Cimrilik ; bilhassa mü'minde olması gereken paylaşma, cömertlik, vicdan, merhamet ve empati gibi insanı insan yapan değerlerin gelişmesinin önüne geçer. Kişi sadece kendi çıkarlarını düşünür. Bencildir. Bu da onu diğer insanlarla bağ kurmaktan ve rikkat-i cinsiye dediğimiz başkalarını düşünme,acıma, samimiyetle sevme gibi güzel duygulardan alıkoyar. Cimri sadece menfaat gördüğünü sever,...

ÇOCUKLUK TRAVMALARI

Resim
Bir çocuğun dünyası, bahçıvanın özenle ektiği bahçe gibidir. Bu bahçenin toprağı, çocukluk döneminde yaşadığı tecrübelerden oluşur. Ebeveynler, bu bahçenin bahçıvanlarıdır; onları ya sevgiyle besler, ya da yanlış davranışlarla kuruturlar. Çocuğun hayata bakışı, kişilik gelişimi ebeveynin yetiştirme tarzıyla doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda ebeveynlerin çocuk yetiştirme sürecinde bilinçli ya da bilinçsiz olarak sergilediği davranışlar, çocukların ruh sağlığı üzerinde derin ve kalıcı izler bıraktığını söylemeliyiz. Bu izler, "çocukluk travmaları" olarak adlandırılır ve kişinin ileriki yaşamını, ilişkilerini ve kimlik algısını doğrudan şekillendirir. Çocukluk travmaları, fiziksel şiddetten duygusal ihmale kadar geniş bir yelpazede yer alır. Ağır eleştiri , çocuğun hassas kalbini kıracak rencide edici sözler, aşağılama, sevgi eksikliği , sürekli kardeşleri ve akranları ile kıyaslama, evlatlar arasında ayrım yapma, zaruri ihtiyaçlarını yeterince karşılamama veya aşırı kontrolcü...

ÖZÜR DİLEMEK SANATTIR

Resim
  Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi bilmeyenden, haksızlığı görüp sessiz kalandan, değersiz, önemsiz hissettirenden, derdini sevincinipaylaşmayandan uzak durmak lazım.  Güler yüz (samimiyse) tevazu, merhamet, vicdanlı olmanın işaretidir. Yüzünde hiç gülümseme olmayan ya kibirlidir, ya agresif yapıda geçimsiz insandır. Dertli olmak başka bir şey. Onunla karıştırmayalım.Her dediğinizi onaylayan, kendine ait fikri olmayan insan güvenilir değildir. Dost sizde hata gördüğünde ikaz eden, düzeltmeye çalışan, yol gösterendir. Hakiki dostun en büyük özelliği, İslam ahlakını (güvenirlik, dürüstlük, müsamaha, tatlı dil, güler yüz, iman) kendisinde yerleştirmiş, onu gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatandır. Hüsniye Ünal

KARAKTERLER DEĞİŞMEZ

Resim
  Birine küsmek, darılmak, kırılmak o kişiye verilen değerin göstergesidir. Size karşı hata yapmıştır. Darılırsınız. Zamanla geçer, barışırsınız. Fakat öyle şeyler vardır ki, kişi ya da kişileri ilelebet hayatınızdan silmek zorunda kalırsınız. Sebep yapılan yanlış veya hata değildir. Bazı insanlar doğuştan kötüdür. İçleri kötü, niyetleri kötü, davranışları kötü, dilleri kötüdür. Kısaca kötü insanlardır. Adeta iki ayaklı, insan suretinde şeytanlardır. Peki bu tip insanlarla muhatap isek ve bunlar belki de en yakınlarımız ise nasıl bir yol izlemek gerekir? Şahsi fikrim; en yakınımız da olsalar böyle insanlardan yılandan, akrepten kaçar gibi kaçmak, uzaklaşmak lazım olduğudur. Çünkü çok tehlikelidirler. Sözleriyle, tavırlarıyla, nazarlarıyla (içleri haset doludur, sizdeki hiçbir iyiliği çekemezler) zarar verirler, eş dostla aranızı bozarlar, haysiyetinizle, şerefinizle oynarlar. Kötü huylarını asla değiştirmez, öylece kötülük içinde ölür giderler. "Dağların yer değiştireceğine in...