İMTİHAN HAKİKATİ

Öyle ibretlik hayat hikâyelerine denk geliyoruz ki; kendi dertlerimizin aslında ne kadar hafif olduğunu fark ediyor, “Derdimi seviyorum.” diyor, halimize şükrediyoruz. Kimi insan, yaşlanmış ve bakıma muhtaç ana-babasına, kayınvalide veya kayınpederine bakmak zorunda kalıyor; bu sorumluluk altında büyük sıkıntılar yaşıyor.( Üstelik büyüklerine bakan bu insanların çoğu, kendisi de ileri yaşta, köşesinde oturup hizmet edecek değil, hizmet görecek durumda; hayatın yorduğu insanlar.) Kimi, engelli çocuğuna ya da başka bir yakınına sabırla, kendi hayatından feragat ederek bakmak durumunda kalıyor. Boyundan aşağısı tutmayan, yatağa mahkûm felçli oğluna ve mental sorunları olan tekerlekli sandalyedeki kızına tek başına bakan altmış yaşına yakın bir hanım tanımıştım. Hiçbir sosyal hayatı yoktu; ne bir yere gitme, ne misafir ağırlama... Bütün hayatı çocuklarının bakımı ile geçiyordu. Çoğu yerde gücü yetmiyor, acizleniyordu. Ümitsiz, mutsuz, çaresiz durumdaydı. Kimi de ağır hastalıklarla, ma...