Kayıtlar

Mart, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ALLAH'IN EMANETİ YAVRULARIMIZ

Resim
Çocuk gece uyanıyor. Annesine soruyor :"Anne sende peygamberimizin  telefon numarası var mı?" Anne şaşkın :"Ne yapacaksın yavrum?" diyor. "Sen hep anlatıyorsun ya,ben peygamberimizle konuşmak istiyorum." Sallallahu aleyhi ve sellem 🌹🌹🌹 Çocuklarımıza efendimizi anlatalım, sevdirelim.  Masum yavrularımız, bize yabancı, Batı'nın çakma kahramanlarıyla değil, başta Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam olmak üzere, Allah' ın  peygamberlerini, sahabeleri, İslam kahramanlarını ve vatanımız dinimiz için canını feda etmiş şehitlerimizi tanıyarak büyüsünler. Zihinleri onlarla meşgul olsun.Kalpleri onların sevgisiyle dolsun. Kendilerine onları rol model alsınlar. Özellikle ilkokul çağına kadar, hem bizzat örnek olarak hem de anlatılarak çocuğa verilen değerler eğitimi taşa yazılan yazı gibidir, kolay kolay silinmez ve çocuğun karakterinin oluşmasında çok etkilidir. Çünkü karakter ve kişilik 0-6 yaş arasında oluşur. Daha sonrasında çevre, okul ve arkadaş faktörl...

BİLGE İNSAN

Resim
  Çok okuyan mı bilir, çok gezen mi derler. İkisi de değil.  Hayat en iyi öğretmendir. Iyi bir öğrenci olmayı bilene.  Yaşadığı hayattan, başına gelen iyi veya kötü olaylardan ders çıkaran, ibret alan - ki biz buna tecrübe diyoruz - insanları tanıma kabiliyeti gelişmiş, sezgi gücü yüksek (feraset sahibi ) olanlar, bilir. Bilge kim derseniz ; sahte ile samimi dostluğu farkettiği halde açık etmeyen, bununla birlikte tedbiri, mesafeyi elden bırakmayan kamil insandır. İçinde haset, fesat gibi kötü duygular barındırmayan dürüst, şeffaf insanlara, Cenab-ı Hakk olağanüstü bir sezgisel donanım vermiştir.  Hüsniye Ünal

REKLAMLAR VE MAHREMİYET

Resim
  Kültürümüzde "mahremiyet" diye bir kavram vardır. Aslında öznesi "İnsan" olan bütün toplumlar için geçerli bir kavram. Yani bu sadece bizim toplumumuza ait değil. Mahrem kelimesi utanç duygusu ile bağlantılıdır, gizlenmesi, açığa vurulmaması gereken anlamında kullanılır. Modern (!) dünyada neredeyse geçerliliğini kaybetmiş değerlerden biri. Günümüz toplumları - ve maalesef buna İslam toplumları da dahil - giyim, kuşam, konuşma ve  tavırlarda o kadar cesur (!), o kadar çağdaş (!) ki herşey alenen ortada. Hiç gizli saklı birşey yok. Artık iyice bıktıran reklam kuşaklarında sergilenen ürünler ve istisnasız hepsinde kullanılan üryan kadın bedenleri vs.... Böylesine seviyesizlik kelimenin tam anlamıyla mide bulandırıcı. Kadınlara mahsus özel durumlar, günler, materyaller, görselleriyle birlikte arsızca, hayasızca sunuluyor. "Utanırdı burnunu göstermeye süt ninem,Kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem" diyen Üstad Necip Fazıl Kısakürek  bir de bugünleri görsey...

Anneannemin hatıralarından bir kesit

Resim
  Rahmetli anneannem anlatırdı: "Savaş yıllarıydı. Köyde o kadar yoksulluk vardı ki,çoğu insan yemeye ekmek bile btulamazdı. Bir gün bir komşum evin mutfak bölümünde kötü bir koku hissediyor. Sağa sola bakıyor kokunun kaynağını bulamıyor. (Bu arada şunu ilave edeyim: Köyümüzde evin en büyük bölümü mutfaktır ve direkt oraya "ev" denir. Yani mutfak demezler, ev derler. Çünkü evin neredeyse üçte ikisini kaplar. Bir yanda ahır, bir yanda samanlık ve küçük bir oda vardır. Misafir odası ya merdivenle çıkılan üst kattadır, ya da evden ayrı bir alanda ama evin hemen yanındadır. Ama geneli dubleks kat gibi evin içindedir. Tuvalet dışarıdadır. Hayat, "Ev" dedikleri  mutfak bölümünde geçer. Bir yanda döşeklerin, yorgan ve yastıkların yığılı olduğu bir yüklük, bir yanda içi yağ, peynir, pezik ya da dal turşusu dolu devasa küpler, bir yanda imece usulü yapılıp üstüste istiflenmiş yufka ekmekleri (fetil denir) ve bir köşede "puhari" dedikleri tavandan açılan baca, ...

HAYA İMANDANDIR

Resim
 Her dinin bir ahlakı vardır.İslam'ın ahlakı ise hayadır. Yani utanma duygusu. Ne kadar iman o kadar haya.. Kadınların neredeyse anadan üryan gezdiği, teşhirciliğin tavan yaptığı bir asırda yaşıyoruz. TV ekranları, sosyal medya platformları, sokaklar hep giyinmeyi unutmuş kadınlarla dolu. Başımızı nereye çevirsek bir çıplak görüyoruz. Bu kadınlık adına çok onur kırıcı. Kadın kimliğinden ziyade "dişi" kimliğinin ön plana çıkarılması son derece aşağı bir davranış. Her yer "et pazarı" gibi. Üstelik bu, özgürlük ve cesaret adına yapılıyor. Ne kadar çıplaksanız o kadar özgürsünüz,cesursunuz. Haya duygusunun tesettürle doğrudan bir ilişkisi olduğu inancındayım. Allah korkusu, iman azaldıkça soyunma artıyor. Soyunma arttıkça haya azalıyor. Dışı absürt bir şekilde giyinik ama bu yarım yamalak giyinmeyi sindirememiş, ruhu çıplaklar da var. Onlar da ayrı bir konu. Kabuksuz meyve, postu olmayan bir hayvan var mı? Rabbim bütün canlıları bir tesettür içinde yaratmış. Hatta ç...

TEK PARTİ DÖNEMİNE AİT ACI HATIRALAR

Resim
  Rahmetli anneannemin hatıralarından: "Çocukken Köyümüzde gizli gizli elif-be öğrenirdik.O zaman Kur'an okumak yasaktı. Evde bile bulunduramazdık.Köyümüzü sık sık jandarmalar basar, Kur'an bulursa toplar, okuyanları alır götürürdü. Bu yüzden hocamız derse başlamadan önce bir çocuğu gözcü koyardı.Jandarma gelirse gözcü hemen haber verir, evlerimize kaçardık. Ezanlar "Tanrı uludur" diye okunurdu. Yakın köyde bir müezzin minareye çıkmış, ezanı "Allahu Ekber" diye okurken jandarma gelmiş, ansızın adamı belinden yakalamış. Adamcağız boş bulunmuş, birden neye uğradığını şaşırmış. O adam delirdi.. Öylesine büyük bir jandarma korkusu vardı. Hükümet, vergi adı altında tarladaki ürünümüzün çoğunu gasbederdi. Gece gizlice tarladaki buğdayı  eve getirir, saklardık. Yoksa aç kalacaktık. Kendi malımızın hırsızı olmuştuk. " Hüsniye Ünal 

ÇOCUK RUHU

Resim
 Eskilerin "teda-i efkar" dedikleri, günümüzde "çağrışım" olarak tanımlanan bir ifade vardır. Görülen, duyulan herhangi bir olay veya sesin, insan zihninde geçmişe dair birşeyler canlandırması. Şimdilerde buna "dejavu" da diyorlar. Yani tamamen çağrışım anlamına gelmese de ona çok yakın bir kelime. Ne hikmetse bu hal bende çok fazla vuku bulur. Herşey bende eskiye ait çağrışımlar yapar. Mesela bugün kızımla oyuncaklardan bahsediyorduk.  Çocukluğuma gittim. Hiçbir zaman oyuncağım olmadığını hatırladım. Meselenin temeli duyarsız aile. Bir çocuğun hayatında,kişisel ve ruhsal gelişiminde oyuncak çok önemlidir.  Ben tahta bir çubuğa bez dolayarak bebek yapardım. Bezin üstüne kaş göz vs..çizer, onunla en lüks oyuncak gibi oynardım. Benim o çakma bebeğimle oynarken aldığım zevki, eminim günümüzün çeşit çeşit oyuncağına sahip hiçbir çocuğu almıyordur.  Fakat şu da bir gerçek ki; hiç bir zaman güzel bir oyuncağa sahip olamamak ruhumda bir eksiklik bıraktı. Mesela b...

MİHRİBAN

Resim
Sarı saçlarına deli gönlümü  Bağlamışsın, çözülmüyor Mihriban  Ayrılıktan zor belleme ölümü  Görmeyince sezilmiyor Mihriban  💮💮💮 Yar, deyince kalem elden düşüyor  Gözlerim görmüyor aklım şaşıyor  Lambada titreyen alev üşüyor  Aşk kağıda yazılmıyor Mihriban.  💮💮💮 Önce naz sonra söz ve sonra hile  Sevilen seveni düşürür dile  Seneler asırlar değişse bile  Eski töre bozulmuyor Mihriban.  💮💮💮 Tabiplerde ilaç yoktur yarama  Aşk değince ötesini arama  Her nesnenin bir bitimi var ama  Aşka hudut çizilmiyor Mihriban.  💮💮💮 Boşa bağlanmış bülbül gülüne  Kar koysan köz olur aşkın külüne  Şaştım karabahtım tahammülüne  Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban.  💮💮💮 Tarife sığmıyor aşkın anlamı  Ancak çeken bilir bu derdi gamı  Bir kördüğüm baştan sona tamamı  Çözemedim çözülmüyor Mihriban. ABDURRAHİM KARAKOÇ 

ANNE KALBİ NARİNDİR, KOLAY KIRILIR

Resim
     Kristal kadar kırılgan, en ince kalp kimde bulunur merak ediliyorsa "Anne"de derim.      Canından, kanından meydana getirdiği yavrusuna ömrünü vakfetmiş, her türlü fedakarlığı yapmış, onunla bütünleşmiş, önceliği hep yavrusu olmuş, kendini bile unutup evladının varlığında, benliğinde vücut bulmuş, yeryüzündeki melektir "Anne".      Karşılıksız, koşulsuz seven, düşünen, koruyup kollayan şefkat kahramanı, yüce bir varlıktır "Anne".      Evladı hep iyi olsun, mutlu olsun, ayağına taş, gözüne yaş değmesin diye düşünen kişidir "Anne".      Kendi yaşayamadığı, yapamadığı hayatı, hayalleri evladı yaşasın isteyen, kıskanmayan, rekabet etmeyen, tek amacı çocuğunun huzuru, mutluluğu olan özel ve güzel tek canlıdır "Anne".  Bundan dolayıdır ki Anne kalbi kıldan daha ince, camdan daha kırılgandır.      Bunları bilelim, annelerimizi üzmeyelim ve onlar hakkında hep hüsnü zanda bulunalım. Yeryüzünde en ...

YALNIZCA 8 MART MI KADINLAR GÜNÜ

Resim
Kadın nedir? Met'a mı,Allah'ın,erkeği tamamlamak için yarattığı diğer yarısı mı? İslam'ın kadına verdiği kıymet,gerek ayetlerle gerekse hadislerle belirtilmiştir.Allah Resulü Sallallahu aleyhi ve sellem veda hutbesinde,erkeklere hitaben, kadının Allah'ın emaneti olduğunu bildirmiştir. "Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı en iyi davranınızdır. Kim karısına vurursa ahirette ben ondan davacı olurum." gibi hadis-i şerifleri mevcuttur. "Bana dünyada üç şey sevdirildi: Gözümün nuru namaz, güzel koku ve namaz" diyen bir peygamberin ümmetiyiz.  Kadın bu dünyanın en güzel süsü, en nadide çiçeği ve en sevimli varlığıdır. Kadınsız bir dünyayı tahayyül edin! Ne kadar tatsız değil mi? Öyleyse ona göre davranmalı.  Dinimiz erkeği,kadının geçimini sağlamakla,imkanları ölçüsünde en iyi şekilde yedirmek,giydirmek,sevgi ve merhametle davranmakla görevlendirmiştir. Bunları görmezden gelip İslam kadını ikinci plana itmiş imajı oluşturmak büyük haksızlıktır.Alenen İsla...

BİR KAMU SPOTU ÜZERİNE

Resim
 İngilizce'de bir kelime vardır:"Mankind"..."İnsanlık" demek. Kökü "man"dir.Adam,erkek anlamına gelir."Mind"eki alınca"insanlık"anlamı taşıyor. Yani" bilim adamı"ibaresi belli bir cinsiyeti kastetmiyor.Özellikle, "bilim insanı" demeyi pozitif ayrımcılık sananlara duyrulur. Allah, insanı kadın ve erkek olmak üzere iki cins yaratmış ve her iki cinse farklı statü, farklı misyon belirlemiş.Kadın daha çok duygu ağırlıklı ve narin yaratılırken, erkeğe, kadına oranla daha fazla fiziksel güç ve duygudan ziyade akla dayanan hüküm verme kabiliyeti vermiş. Bunu hangi mantık inkar edebilir?  Kadın senede ancak bir çocuk doğurma potansiyeline sahipken, erkek fizyolojik olarak sayısız çocuk sahip olabilir. Bunun gibi sayısız misal verilebilir.  Demek istediğim "pozitif ayrımcılık" denen gereksiz anlayışa ihtiyaç yok. Zaten bu,art niyetli olarak türetilmiş bir kavram. İslam, müslüman kadına gereken bütün hakları vermi...

BİR ENDOSKOPİ MACERASI

Resim
 Yıllar önce endoskopi olmam gerekmişti.Göztepe eğitim ve araştırma hastanesinde kızımla birlikte sıramı bekliyordum.Yanımda dört yaşında çocuğuyla bir hanım da endoskopi sırasındaydı.Biraz sohbet ettik. Daha önce endoskopi için defalarca geldiğini ve endoskopiye girmeden korkup kaçtığını anlattı.Yine tereddütlüydü. Epeyce konuştuk,korkusunu yenmesine destek olduk. Bilirsiniz hastahanelerde ameliyattan önce her hangi  olumsuz bir duruma karşı sorumluluk almamak için hastaya kağıt imzalatırlar. Endoskopide de aynısını yapıyorlar. Ben kağıdı imzaladım,biraz  korktum da açıkçası. Kızımla helalleştim operasyondan önce.Yanımdaki kadıncağız helalleştiğimi duyunca iyice korktu, panikledi. Sağa sola telefon etmeye başladı "burada bir kadın var, kızıyla helalleşiyor" diye korku içinde konuşmaya başladı.Kızım bir yandan ben bir yandan kadını zor sakinleştirdik.Durum o kadar komikti ki gülmekten kendimizi alamadık.Daha sonra uzun zaman anlatıp anlatıp güldük  Neyse Endoskopiye ...

ASKER

Resim
  Rahmetli anneannemin hatıralarından: "Köyümüzde yalnız yaşayan, dul bir hanım vardı. Birgün tarlasına gidiyor, bir de ne görsün!. İki asker...  Çocuk yaştaki askerler açlıktan, kaçmış,bizim köye gelmiş, yakalanma korkusundan, tarlada tepeleme yığılmış otların içine saklanmışlar.Kendilerini ele vermesin diye kadıncağıza yalvarıyorlar. O da ele vermiyor. Evden getirdiği ekmekleri (ekmek bulabilmek o savaş yıllarında büyük lüks) askerlere veriyor. Onlar da kadının otlarını öküz arabasına yükleyerek yardım ediyorlar. Sonra da oradan ayrılıp gidiyorlar. Nereye gittikleri meçhul." Savaşın korkunç yüzlerinden biri daha... 

SAVAŞ

Resim
  Rahmetli anneannem kurtuluş savaşını görmüş, o günlerin sıkıntılarını yaşamış bir kadındı. Zaman zaman o döneme dair hatıralarını anlatırdı. Savaş yıllarında açlıkla karşı karşıya kalan köylüler, ölmemek için dağdan bayırdan ot toplar, kazanda kaynatır, ellerinde sıkıp sac üstünde közleyerek yerlermiş. Bunu yaparken de kokusunu alıp gelen olmasın diye kapılarını kilitlerlermiş. Bu savaşın sadece bir yönü.  Savaş böyle korkunç bir şey işte. Hüsniye Ünal