Kayıtlar

Şubat, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

POSTALLA GELEN ZULÜM :28 ŞUBAT DARBESİ

Resim
 Inanan insanlara savaş açmış bir el, her alanda hayatı dar etti.  Fakat "küfür devam eder, zulüm devam etmez" düsturunca zalimlerin saltanatı yerle bir oldu.  Onların planı vardı, ama plan kuranların en hayırlısı Cenab-ı Hakk'tır. Ve O, postallı haçlıların planlarını ters yüz etti.  "28 Şubat bin yıl sürecek" diyenler bugün toprağın altında korkunç bir akıbetle yüzleşmek durumundalar. Hüsniye Ünal 

28 ŞUBAT

Resim
Yakın tarihimizin kara lekelerinden #28Şubat hafızalarımızda silinmeyecek izler bıraktı. Milletin iradesi ile, demokratik seçimle başa gelmiş bir hükümetin nasıl itibarsızlaştırıldığına şahitlik ettik. "İrtica ile mücadele" adı altında İslami kesime yapılanları, insanların nasıl mağdur edildiğini gördük. İslami kimlikli işyerlerine (yeşil sermaye diye bir yafta yapıştırarak) , holdinglere, okullara baskın yapan "Batı Çalışma Grubu"nun illegal, antidemokratik faaliyetlerini çaresizce, üzülerek izledik. TSK'daki başörtüsü ve namaz zulmünü birebir yaşadık. Lojmanda oturan bir subay eşinin, çarşıya çıktıktan sonra eve döndüğünde içeri alınmadığı için eşinin arabasının bagajında nizamiyeden geçebilidiği, yine eşi kanser hastası olan bir subayın ihraç edilip , askeri hastanede tedavi gören bir hanımının tedavisinin kesilerek gönderildiğini gördük. O hanım bir iki hafta sonra vefat etti. Üsteğmen rütbesindeki bey işinden, eşinden olmuş bir vaziyette, üç çocuğuyla nasıl...

KUR'AN-I KERİM'DEKİ MUCİZEVİ AYETLERDEN BİRİ

Resim
1400 years before it was discovered the Quran said that disbelievers will be dragged from their lying forehead. 👉 Quran 96:16 A lying sinful forehead. (Yalan söyleyen günahkar alın.)  ١٦ نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ 1400 yıl önce, Kur'an'ın, inanmayanların yalan söyleyen alınlarından sürükleneceğini söylediği keşfedildi.  Yalan konuşma lobu, beynin ön  kısmında yer alıyor. Daha önce görme lobu göze yakın olduğu için beynin ön tarafında sanılıyordu. Oysa görme lobu beynin arka kısmında yer almakta. Kur'an mucizelerinden biri daha. Hüsniye Ünal 

TATLI BİR HATIRA

Resim
 Tvde bir filmde gördüğüm saman balyası geçmişteki tatlı bir hatıramı canlandırdı. Tokat'ta kazandığım, fakat daha sonra başörtülü olmam nedeniyle hocanın sınıftan kovması neticesi bırakıp İstanbul'a döndüğüm üniversiteye kayıt için gitmiştim. Tokat'a iki saat mesafedeki memleketim Sivas'a akrabalarımı ziyarete ve okul açılana kadar yanlarında kalmaya karar vermiştim. Köyümüzde ekinler toplanmış,harman, biçerdöğer, un, bulgur işleri halledilmişti. Misafirleri olduğum halam ve çocukları ile çok güzel vakit geçiriyordum. Aynı zamanda onlara yardım da ediyordum. Harmanda "patos" diye adlandırılan makine ile sap saman birbirinden ayrıştırılıp "gejgere" denilen dört kollu bir nesneyle taşınır ve toprak evlerin üstündeki küçük pencerelerden samanlığa boşaltılırdı. Samanlık epeyce dolduğunda biz de o pencereden samanların üstüne atlar eğlenirdik. Yüksekti ama hiç korkmazdık atlamaktan. Çünkü yumuşacık samanların  içine düşerdik. Çok zevkliydi. Güzeldi. Hüsn...

BU DA GEÇER YA HU !

Resim
 An olur tarifsiz bir hüzün çöker içine,  Nereden, nasıl geldiği bilinmeyen. Zamansız kapını çalan istenmeyen misafir gibi. Çöreklenir yüreğinin başköşesine, Bir türlü kalkıp gitmek bilmez. İşte öyle bir ruh haline bürünürsün. Gökten kayıp giden yıldız gibi bir bir söner hayallerin, Ya da bazen, geceleri denizde parlayan yakamoz gibi yeniden canlanır ümitlerin, Mutluluğa dair, huzura dair, aşka dair. Gökyüzünde göz kırpan yıldızlara tek tek isim koyarsın.  İşte şunun adı sevgi, şu umut, şu sevinç, şu vuslat... Paramparça bir kalp, Boğazında düğümlenmiş bir hıçkırık, Gözünden akmaya hazır bir şelale,  Kederden daralmış, zor nefes alan bir göğüs, Titreyen dudaklarla dua dua yönelirsin Rabb'ine. Ve o, en teselli edici cümle dökülür dilinden, "Bu da geçer Ya Hu. "

ÖLÜM

Resim
       Ömür ağacından her gün bir yaprak düşerken ne kadar boş işlerle uğraşıyoruz. Bugün yatsı namazına dururken bunu düşündüm.      Hadi gençler ölümü çok fazla idrak edemiyor. Çünkü gençliğin verdiği bir gaflet var. Ölüm onlara uzak görünüyor. Peki yaşı kemale ermiş, ölümün bir nevi keşif kolları hastalıklar, saça düşen aklar vs... ile muhatap olan bizlere ne oluyor ki bu kadar umarsızca yaşıyoruz?      Çocuklarımız birer yetişkin olmuş, hayata atılmış, artık ayrı bir düzenleri varken ve onların da yavaş yavaş yaşlarının ilerlediğine şahit oluyorken, her an ölüme yaklaştığımızı, aslında ölümün daima başucumuzda olduğunu, unutuyoruz. Tevehhüm-ü ebediyet, tul-i emel bizi öylesine sarmış ki, gözlerimiz hakikate kapanmış.      Uyanalım, kendimize gelelim, bu dünyada misafirliği her an bitecek ve ötelere bileti kesilecek bir yolcu olduğumuzu idrak edelim.. Hüsniye Ünal

Sosyal Hayata Ket Vuran Amansız Bir Hastalık: HASET

Resim
     Başkasının iyiliğini, mutluluğunu, başarısını istememe, çekememe, elindeki nimetin gitmesini isteme, "bende yoksa onda da olmasın"   ya da "sadece bende olsun onda hiç olmasın"  gibi pek çok ilaveler yapılabilecek en kötü karakteristik özelliklerden biridir haset. Ve bu öyle fena bir hastalıktır ki hasidi yakar, mahveder; mahsuda çok az zararı dokunur ya da hiç dokunmaz.       Hasid insan içindeki haset duygusu yüzünden hiç rahat yüzü görmez, fokur fokur kaynayan bir kazan gibi iç alemi sürekli bir mücadele halindedir. Kötü duygular, kötü düşünceler ve temenniler beynini bir kurt gibi sürekli kemirir, durur. Hasidin hali böyleyken mahsudun ruhu bile duymaz, o normal hayatını sürdürüp gider.  Fakat bazen haset gözünü bürüyen insan artık öyle çığırından çıkar ki, kıskançlık ve çekememezliğinden, haset ettiği kişiyi olmadık iftiralar, yalanlarla toplum nazarında tezyif eder, küçük düşürür, itibarını sarsar, şerefiyle oynar, sosyal...

🦁Sosyolojik ve Psikolojik Açıdan Kişisel Gelişimini Tamamlamış İnsanların Özellikleri🦁

Resim
1.Ön yargılı, peşin hükümlü olmazlar. Olaylar ve kişiler hakkında karar vermeden, gördüklerine anlam yüklemeden önce acele etmeden, tanımaya, anlamaya çalışırlar. 2. Objektif yani mantık çerçevesinde, tarafsız bir gözle bakarlar. 3. Değerlendirme yaparken olayları, sözleri sadece bir açıdan değil farklı yönleriyle ele alırlar. 4. "Bu durumda ben olsaydım nasıl davranırdım" diye empati yaparlar. Ona göre hüküm verirler.  5. Konuşmaya, tartışmaya, eleştiriye açıktırlar, kolaylıkla iletişim kurulabilir. 6. Niyet okuyuculuğu yapmazlar, alıngan, kaprisli değillerdir. Alınganlık, kapris, modern tabirle triplere girmek ruhen olgunlaşmamanın ve cehaletin alametidir. "Alıngan insanlar cahil olur" diye bir söz okumuştum. Beni çok etkilemişti. O yüzden vara yoğa alınan insanlardan uzak durmayı tercih ediyorum. 7. Dürüst, mert, net, doğal ve samimi olurlar. 8.Kimseye haset, kıskançlık, çekememezlik duyguları beslemez, kendileri için istedikleri iyilikleri başkaları için de iste...

GERÇEK DOSTUN VASIFLARI

Resim
1.İyi gününüz de çok görünmeyebilirler ama kötü gününüzde mutlaka yanınızdadırlar. 2. Üzüntünüzü de sevincinizi de samimi olarak paylaşırlar. Acılar paylaştıkça azalır, mutluluklar paylaştıkça çoğalır. 3.Uzakta olsalar bile manen yanınızda hissedersiniz. Ararlar, sorarlar, sizi merak ederler. 4.Onlarla görüşmek için randevuya gerek yoktur. Teklifsizce evine gidebilir ya da evinize çağırabilirsiniz. "Çay koy geliyorum diyebildiği bir dostu olmalı insanın." 5. Küçük hesaplar yapmazlar, gerektiğinde sizin için fedakarlık yaparlar. 6. Yanlarında çok rahat hissedersiniz, içtendirler. Samimi bir dost dünyanın en büyük hazinelerindendir. Etrafında böyle dostları olanlar envai çeşit mücevheratla dolu bir hazineye sahipler demektir. 7. Yanlışınızı gördüğünde ikaz eder, yol gösterir, tavsiye ve telkinde bulunurlar. Her hareketinizi, sözünüzü onaylamazlar. Her zaman iyiye, doğruya teşvik ederler. 8. Kırılsa bile çok ciddi bir durum olmadan sizi asla terketmezler. 9. Gıyabınızda ya da ya...

Doymak Bilmeyen Nefs

Resim
Aşırı yemek  Çok fazla çeşit  Fazla iştah Paralel olarak nefsi arzuların artması       Bunun getirisi helal eşiyle yetinememek, yemeyle  güçlenen azan nefsin farklı heyecanlar araması, yemek gibi kadında da çeşitlilik, fazlalık arzulanması. Sadakatsizlik. Sonuç: Biten evlilikler, travma geçiren, iki arada kalan çocuklar. Toplumdaki ahlaki çöküntüler böyle başlıyor. Boşandıktan sonra  bekâr delikanlı gibi kadınlarla takılan, sorumsuz, çocuklarını hatırlamayan ilgilenmeyen, anneye bütün sorumluluğu yüklemiş babalar,  hayatını çocuklarına adamış, kendi hayatını yaşamayan, her türlü fedakarlığı yapan anneler. İstisnalar var tabi ama kaideyi bozmaz... İman boğazdan aşağı inmeyince, ahlak  ve huy olarak yerleşmeyince, Müslüman olmak, ibadet ehli olmak bazı süflî davranışlara engel olmuyor.  İslam'ı öncelikle içimize ruhumuza yerleştirmeli, yemede içmede,  harama dikkat etmede hayat tarzı olarak  benimsemeli. ...

Pandemiden Önce - Pandemiden sonra Sosyal Hayata Dair Kısa Bir Analiz

Resim
    Hayatımız normal seyrinde ilerlerken bir anda beklenmedik şekilde, aklımıza hayalimize gelmeyecek tarzda ilahi bir tokat yedik.       Kimine göre komplo teorisi, kimine göre küresel felaket... Hangi isim verilirse verilsin insanlığın içinde bulunduğu azgınlık, sapkınlık, isyan, tuğyan, zulüm, kan, gözyaşı Gayretullah'a dokundu ve Cenab-ı Hak ders vermek, ikaz etmek babından şefkat tokadı vurdu. Bunun bir de zecr tokadı var, Ki  Rabbimiz bize acısın da onu yaşatmasın. Öyle bir durumdayız ki şu an; eşimizden, dostumuzdan, en yakınlarımızdan kaçar olduk. Annemize, babamıza çocuğumuza sarılıp öpemiyoruz. Eşler arasına bile mesafe girdi.      Annenin evladından kaçacağı söylenen mahşerin provasını yaşıyoruz adeta. Evlerde tecrit içindeyiz, kimseye gidemiyoruz, kimseyi kabul edemiyoruz. Sosyal medyayla  meşguliyet ve materyalist, maneviyatsız, samimiyetsiz bakış açısı yüzünden zaten büyük oranda azalan komşuluk gibi sosyal ilişki...

İnsan Olmak Mı, İnsan Kalmak Mı Zor?

Resim
       İnsan nisyandan geliyor. Onun için kolay unutur.      Peki neleri unutur? 1. Güzel ahlakın mizan terazisinde en ağır gelecek haslet olduğunu, 2.Ahlakı güzel olanların Allah katında en hayırlı insanlar olduğunu, 3.Hem Hak hem halk nazarında sevilen, aranan kişiler olduğunu, 4.Ahlâkı güzel olanların ameli az da olsa kurtuluş ihtimalinin yüksek olduğunu., 5.Dünya bunca kötülüğe rağmen hala batmıyorsa güzel ahlaklı insanlar yüzü suyu hürmetine olduğunu, 6.  Kötülerin kötülüklerini iyilerin iyiliklerinin dengelediğini. 7. Bir damla sudan meydana geldiğini, gideceği yerin iki metrelik bir çukur olduğunu, 8. Dünya zevklerini tatmada serçe kuşuna bile yetişemeyecek kadar aciz olduğunu, buna rağmen firavun gibi gururla, kibirle ve enaniyetle yeryüzünde gezdiğini, 10. Yaşadığı şu misafirhane-i dünyada kalacağı süreyi bile bilmediğini, ecel celladının her an başucunda beklediğini, 11. Bütün bunlara rağmen kalp kırmaya, gönül yıkmaya, incitmeye, rencid...

AŞK NEDİR?

Resim
  AŞK NEDİR DERLERSE  Aşk en güçlü duygu.  Hatta duyguların şahı. Aşk olmasa şarkılar, şiirler, romanlar nasıl yazılır?  Kalbe mukabil bir kalpten daha güzel ne olabilir?  Bir Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, Tahir ile Zühre olunamasa da, o güzel duygunun azıcık bile ucundan yakalayabilmek büyük lütuf..        Modern çağın dejenere olmuş aşk anlayışı insan ruhunu tatmin etmekten uzak olmasına rağmen yine de kalbin ihtiyacını kısmen karşılayabilir. Aşk yanmaktır Aşk kanmaktır Aşk inanmaktır Aşk harikalar diyarında dolanmaktır Aşk hayallere dalmaktır Aşk bulutlara tırmanmaktır Aşk mutluluk denizinde yıkanmaktır Aşk dünyaya renkli gözlükle bakmaktır Aşk kuş misali gökyüzünde kanat çırpmaktır Aşk uçsuz bucaksız ummanda yelken açmaktır Aşk duygu yüklü salıncakta ufuklara doğru sallanmaktır Aşk gökküşağındaki rengarenk dünyada kaybolmaktır Aşk semadaki en parlak yıldızda oturup alemi seyre dalmaktır Aşk dinlemeye doyulmayan binbir gece masalıdır A...

HÜZÜN

Resim
"Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir,  Gönlümün kıyısına vurur"       Bize musallat olan hüzün ise kıyıya vurmakla kalmıyor, tsunamiye dönüşüyor,       Yıkıyor, tarumar ediyor çoğu zaman.      Bu da  hayatın değişmez ve ömrün büyük kısmını işgal eden bir hakikati.       Mutluluk, huzur, sevinç denen kavramlar belki bir anlık, belki birkaç dakikalık. Hepsi o kadar. Bir kaç saatlik bile deağil...      Hep hüzünlü olmak da ayrıca hüzün verici. Fakat bir teselli var:" Ben hüzünlü kalplerdeyim" buyuruyor Rabbim. Böyle anlarda  insan, O'nun varlığını daha çok hissediyor ve dua dua yöneliyor dergah-ı izzetine.       "Dua eden adam anlar ki, Birisi var, onun hâtırât-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder." demiş muazzez üstadım.      Her şeye rağmen, olsun. O'ndan gelen aler...

Kadın-Erkek Üzerine Naçizane Bir Deneme❤️❤️

Resim
Peygamberi beyandaki gibi kadın, erkeğin "gelincik çiçeği". Erkek, kadının arkasındaki yüce dağ.  Kadın, erkeğin sığındığı huzurlu liman,  Erkek, kadının sırtını yasladığı ulu çınar.  Kadın, erkeğin yari, cananı  Erkek, kadının yiğidi, kahramanı  Kadın, erkeğin başının tacı, gönlünün ilacı,  Erkek, kadının ruhuna eş, gecesine güneş,  Kadın, erkeğin nadide bir mücevheri Erkek, kadının o mücevherin muhafazası Kadın, erkeğin destekçisi şefkatli bir el,  Erkek, kadının koruyucusu yed-i emin  Kadın, erkeğin gümüş kol düğmesi,  Erkek, kadının boynunda taşıdığı altın kolyesi  Kadın, erkeğin köpüklü bir fincan kahvesi,  Erkek, kadının mis kokulu çayı Kadın ayakları altına cennet serilen anne Erkek, evladına duası, peygamberin ümmetine duasına eş baba. Kadın, Allahın "Rahim" isminin tecelligahı, Erkek, Allah'ın "Kudret" isminin aynası. Kadın, yuvayı yapan dişi kuş, Erkek,  yuvayı koruyan otorite. Kadın, evin yapı taşı, temeli, Erke...

LAZIMIN LAZIMI

Resim
 LAZIMIN LAZIMI Huzur için ilan lazım,  İlan içinse yazmak. Yazmak için yanmak lazım,  Yanmak içinse sevmek.  Sevmek için güvenmek lazım,  Güvenmek içinse tanımak.  Tanımak için bilmek lazım,  Bilmek içinse marifet. Marifet için muhabbet lazım,  Muhabbet içinse sohbet. Sohbet için kelam lazım,  Kelam içinse gönül.  Gönül için şehadet lazım,  Şehadet içinse basiret.  Basiret için feraset lazım,  Feraset içinse deruni bakış.  Deruni bakış için yakaza lazım,  Yakaza içinse uyanık bir göz.  Uyanık göz için hüşyar  kalp lazım,  Hüşyar bir kalp içinse tahkiki bir iman. Tahkiki iman için itikat lazım, İtikat içinse kavi bir yakin... Hüsniye Ünal

EKSİK HAYATLAR

Resim
 Kimi yarım kalan bir hikaye Kimi mısraları eksik bir şiir Kimi  bestelenmemiş bir şarkı  Kimi yürekte dinmeyen bir sızı  Kimi hüzün veren buruk bir acı Kimi kalpte ritm bozukluğu  Kimi ciğerleri zorlayan bir nefes  Kimi boğazda bir düğüm Kimi gözlerde akmaya hazır yaş Kimi rotasını şaşırmış bir gemi Kimi yörüngesinden çıkmış bir seyyare Kimi ışığı sönmüş bir yıldız Kimi kara bulutlarla kaplı gökyüzü Kimi hırçın bir denizde kıyıya vuran dalga Kimi ıssız çölde açmış bir çiçek Kimi gülünü arayan bir bülbül Kimi bülbüle hasret bir gül Kimi öyle, kimi böyle Hayatı eksik yaşayan insan.. Ne acı, ne hazin.....

KUŞ MİSALİ

Resim
                                                                                     Bir kuş olsam, Uçsam gitsem başka diyarlara, Gürültü patırtı kargaşa olmayan. Huzurun sükunetin hüküm sürdüğü topraklara,  Samimiyetsiz, sevgisiz insanlardan uzaklara. Belki deniz ortasında ıssız bir adaya, Belki ağaçtan,sevimli bir kuiübenin olduğu dağ başına,  Belki papatyalarla bezenmiş, dümdüz bir ovaya,  Belki şırıl şırıl akan bir dere kenarındaki bağ evine, Belki Pamuk prenses masalında olduğu gibi   sinesinde çeşit çeşit canlıyı barındıran bir ormana, Belki köyümün rüzgarda nazlı nazlı salınan gelincik tarlalarına, Belki beyazdan başka rengin olmadığı karla kaplı kıtalara, Ya da hasreti kor ateş gibi yakan o yarin yanına.. Vuslat...... Ne zaman bilinmez.. Hüsni...

ANNELER GÜNÜ

Resim
Anneler günü kimine göre çok şey ifade ediyor, kimine göre ise hiçbir şey ifade etmiyor. Evladına hem anne, hem yakın dost olmuş, eli öpülesi, fedakar, cefakar anneler olduğu gibi, evladına hiç sevgi ilgi göstermemiş, ağzından bir kerecik "yavrum, kızım, oğlum" lafı çıkmamış, çocuğunu bir kerecik kucaklayıp öpmemiş, eleştirmeyi, kınamayı, aşağılamayı huy edinmiş anne!ler de var bu dünyada. İnsan üzülünce, başı sıkışınca, teselli aradığında, her zor anında, ya da sevincini mutluluğunu paylaşmak istediğinde ilk aklına gelen kişi annesidir, öyle olmalıdır. Fakat böyle olmamış.  Şimdi şunu merak ediyorum: Yukarıda zikrettiğim sevgisiz, hoşgörüsüz, çocuğuna sevmeyi öğretmemiş bir anne çocuğundan nasıl bir sevgi saygı ilgi bekleyebilir? Ya da hayatı boyunca, annesi yanında olduğu halde annesinin varlığını, şefkatini hissetmemiş, annesine yabancı kalmış biri nasıl olması gerektiği gibi bir evlat olabilir? Sevgi görmemiş, anne sevgisi nedır bilmiyor, böyle biri annesini nasıl sevebil...

MUTLULUK

Resim
  MUTLULUK NEDİR? Mutluluk bazen çok zor, bazen de çok kolay hissedilen bir duygu yoğunluğu.. Bazen yolda kalmışa, yaşlıya, acize, muhtaca, hasta ve fakire yardım etmek, ellerinden tutmak, destek olmak, rahat bir nefes aldırmak, ❤️ Bazen yolda yürürken insanlara eziyet verecek bir taşı ya da başka herhangi zararlı birşeyi kaldırmak, ❤️ Bazen yetim bir çocuğun başını okşamak, derdi varsa derman olmak, ❤️ Bazen suda çırpınan kanadı kırık bir kuşu ya da bir yere sıkışmış kediciği kurtarmak, ♥️ Bazen kurumaya yüz tutmuş bir çiçeğe su vermek, onun tekrar canlanışını seyretmek, ❤️ Bazen sokakta lokantanın camına yapışmış, kederle yiyecekleri seyreden aç bir insanın karnını doyurmak, ♥️  Bazen dostlarla hasbihal edilirken içilen bol köpüklü bir kahve, ❤️ Bazen sevgiliden duyulan iki tatlı kelime, sıcak bir bakış, ♥️ Bazen annenin hazırladığı sofraya sıcak ekmek yetiştirme telaşı, ❤️ Bazen babanın iş dönüşünü bekleyen, kapıyı açar açmaz boynuna atlayan çocuğun sevinci, ♥️ Ve bazen de ...

DOSTLUK NEDİR?

Resim
 İnsan sevdiklerine vakit ayırmalı. Dostunu aramak için boş vakti beklememeli, vakit oluşturmalı. Dostluk, arkadaşlık, sevgi, fedakarlık, birşeylerden feragat etmek,emek vermek, gerekirse yorulmak demektir, herşeyin,bütün işlerin önüne koymak demektir. Bunlar yoksa sevgi de yoktur. Hüsniye Ünal

AŞK...

Resim
Günümüzün jet hızıyla başlayan, aynı hızla da biten sözde aşkları yüzünden aşka inanç kalmadı. Suri, geçici, aldatıcı, tutkulu bazı hisleri aşk zannetmek büyük yanılgı.      Oysa aşk ruha, kalbe, karaktere olan, tanıdıkça, huyunu suyunu öğrendikçe gelişen bir duygudur.      Boyuna posuna, endamına, kaşına gözüne bakıp kişiliğini, ahlakını tanımadan hissedilen beğeni, heves gibi duyguları aşk zanneden hata eder. Bunun sonu da genellikle hüsran olur.      Aşık olmak, zaman ister, tanımak, bilmek güvenmek, ruhsal uyum, hayata aynı pencereden bakmak ister. Ve Aşka layık olan ise merhametli, iyilik dolu bir yüreğe sahip kişilerdir. Hüsniye ÜNAL

BABALAR GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Resim
Bugün hummalı bir telaş var. Gerek sosyal medyada gerekse basın yayın gruplarında babalar günü ile ilgili kutlama mesajları atılıyor. Kişiler imkanlarına göre ya hediyelerini alıp bizzat ziyarete giderek ya da telefonla arayarak babalarını sevindiriyor.  Buraya kadar her şey güzel görünüyor. Fakat işin bir başka boyutu var ki yürek burkuyor. Sömürü amaçlı kapitalist sistemin dayattığı günlerden olan "Babalar Günü" de, tıpkı "Anneler Günü" gibi birilerini mutlu ederken, azımsanmayacak bir kitleyi de kederlendiriyor, yarasına tuz basıyor. Peki bu kitle kim? Babası vefat etmiş, şehit olmuş, kaybolmuş ya da hayatta olduğu halde evlatlarına sahip çıkmamış, babasız hissettirmiş, eziyet gören çocuklar... Bu çocukların bugün yası var, içleri kan ağlıyor, gözyaşları akmaya hazır  bekliyor, kalpleri kırgın, üzgün, hüzünlü. İlla küçük çocuk olmak gerekmiyor, babası olmayan bir yetişkin de böyle günlerde kederleniyor. Gözümüze sokar gibi üstüne basa basa "Babalar Günü...

GÜVEN

Resim
Güven öyle hassas bir duygu ki bir kere kaybedilince bir daha asla gelmiyor. O yüzden derler ki:  "Bir tane yalanı yakalanan insanın, artık hiçbir doğrusuna inanılmaz." Güveni sarsan yalnızca yalan değil, ikiyüzlü, menfaatçi olmak, dostlarını çıkarı için  kullanıp sonra da kolayca devre dışı bırakmak, içten içe kıskançlık beslemek ya da hafife almak da en geçerli sebepler.  Hayatından çıkıp giden hiç kimseye aldırmayan biri olarak üzüldüğüm tek nokta, güven duygumun her geçen gün daha fazla yok olması...    Keşke herkes maskesiz olsa yani   olduğu gibi... Hüsne ÜNAL   

KIRMAK MI KOLAY, KIRILMAK MI?

Resim
Daha önce "Bir insan kırıla kırıla kaç parçaya ayrılabilir? Atomlara mı?" diye sormuştum. Şunu çok iyi öğrendim ki kırmanın da kırılmanın da mikyası yok. Atomdan daha küçük birim varsa, o kadar parçaya ayrılabilir insan.   Tüm samimiyetinizle, dürüstlüğünüzle ve şeffaflığınızla yaklaştığınız, kıymet verdiğiniz, onların da size karşı aynı hissiyatla yaklaştığına inandığınız kişilerin aslında hiç de göründükleri gibi olmadığını fark ettiğiniz zaman uğradığınız hayal kırıklığının ölçüsü yok. Keşke herkes İslam ahlakına, kendisi için istediğini mümin kardeşi için de isteyecek imana, tevazuya, hoşgörü ve samimiyete sahip olsa.  Ama burası dünya. İyi de var kötü de. Şeytan da var melek de. Rabbim öncelikle bize, melek ruhlu olabilmeyi, sonra da melek ruhlularla karşılaşmayı nasip etsin.   Dürüst ve zeki insanların bir yanının hep çocuk kaldığını, bundan dolayı temiz kalpli, güvenilir, samimi insanlar olduklarını okumuştum. Buna bütün kalbimle inanıyorum.  Hüsniye ÜNAL...

İNSANLAR DA DEĞİŞİR, MEVSİMLER GİBİ...

Resim
   İnsan yaş aldıkça zevkleri, alışkanlıkları, ruh hali de değişiyor. Mesela eskiden sevdiği yemek artık lezzetli gelmiyor, limonu çok severken ekşisi fazla gelmeye başlıyor, bayıla bayıla yediği tatlıyı yiyemez oluyor. Bunun gibi eskiden güldüğü şeyler artık komik gelmiyor. Daha duygusal daha sulu göz oluyor. Bir durgunluk, bir sükunet çöküyor üstüne. Gittikçe sessizleşiyor, gürültüden kaçıyor.      Tahammülü azalıyor.  Mesela şahsım adına söyleyecek olursam, çok sabırlı olmama rağmen aşırı konuşan insanlara tahammülüm yok; görüşmemeyi, telefonla dahi muhatap olmamayı tercih ediyorum. Ruhum sıkılıyor çünkü, dayanamıyorum.      Günümüz insanının en büyük problemlerinden biri çok konuşması, muhatabını dinlememesi. Vara yoğa aşırı konuşan kişileri gördükçe insan, suskunluğa bürünüyor. Sessiz sakin bir hayatı, az ve öz konuşmayı tercih edenler için, geveze insanlar ciddi bir sorun. Hem de çok ciddi.     N azik, düzgün,  güzel,...

MÜMİN SABIRLI OLMALIDIR

Resim
Olaylar karşısında verilen aşırı tepkiler her zaman  çok itici, rahatsız edici gelmiştir bana. Sevdiklerimizi ya vefat, ya ayrılık gibi sebeplerle kaybedebiliriz. İhanete uğrayabiliriz, terk edilebiliriz Dost dediklerimizin kalleşliğine maruz kalabiliriz. Evlatlarımızdan  nankörlük görebiliriz. Malımızdan mülkümüzden olabiliriz vesaire... Bu liste böyle uzatılabilir...     Biz Müslüman değil miyiz? Allah'ın bize yazdığı kadere iman etmedik mi? Burasının imtihan dünyası olduğunu, Rabbimizin "Biz sizi biraz çocuklarınızla, biraz canınızla, biraz da malınızla imtihan ederiz"  buyurduğunu, bize taşıyamayacağız yük yüklemeyeceğini bilmiyor muyuz? Kaybettiğimiz herhangi bir şeyin (bu yakınlarımız olur, malımız olur) bir gün varacağımız menzilde, asli vatanımızda karşımıza çıkacağını, sabredersek ahiretimize bir yatırım olduğunu idrak edemiyor muyuz? Hani imanlıyız ya.. Kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna, O istemeden bir yaprak düşmeyeceğine...

YALNIZLIK ALLAH'A MAHSUSTUR!

Resim
70 yaşında, evlilik  düşünen bir kadın düşünün. Oğlu onun bu arzusuna karşı çıkıyor ve diyor ki: "Senin hiçbir şeye ihtiyacın yok. Evin, paran, malın mülkün var. Ne diye evlenmek istiyorsun!" Şimdi bu absürt soruyu neresinden tutsak elimizde kalıyor. Toplumda şöyle bir algı var: Bir erkek hangi yaşta ve şartta olursa olsun istediği zaman evlenebilir. Ama kadın söz konusu olunca durum farklıdır. Bir kadın eşini kaybetmişse veya boşanmışsa çocuklarının başını beklemek zorundadır, onlar yuvadan uçana kadar evlenmemelidir. Çocuklarının büyümesini, meslek sahibi olmasını, evlenmesini beklerken yaşlanan kadın bu sefer de "yaşını başını almışsın, evin barkın var, ne diye evleniyorsun!" gibi tepkilere muhatap oluyor. Toplumdaki ne İslam'a, ne hukuka, ne medeniyete, ne insanlığa sığan bu bağnaz, zırcahil ve yanlış kafa yapısını değiştirmek lazım. Nasıl olacak bilmiyorum ama çok rahatsız edici olduğu muhakkak. Evlilik nedir? Önce bunun cevabını verecek bir sağduyu, aydı...

KARAKTERLER DEĞİŞMEZ

Resim
     Birine küsmek, darılmak, kırılmak o kişiye verilen değerin göstergesidir. Size karşı hata yapmıştır. Darılırsınız. Zamanla geçer, barışırsınız. Fakat öyle şeyler vardır ki, kişi ya da kişileri ilelebet hayatınızdan silmek zorunda kalırsınız.  Sebep yapılan yanlış veya hata değildir. Bazı insanlar doğuştan kötüdür. İçleri kötü, niyetleri kötü, davranışları kötü, dilleri kötüdür. Kısaca kötü insanlardır. Adeta iki ayaklı, insan suretinde şeytanlardır.      Peki bu tip insanlarla muhatap isek ve bunlar belki de en yakınlarımız ise nasıl bir yol izlemek gerekir?      Şahsi fikrim; en yakınımız da olsalar böyle insanlardan yılandan, akrepten kaçar gibi kaçmak, uzaklaşmak lazım olduğudur. Çünkü çok tehlikelidirler. Sözleriyle, tavırlarıyla, nazarlarıyla (içleri haset doludur, sizdeki hiçbir iyiliği çekemezler) zarar verirler, eş dostla aranızı bozarlar, haysiyetinizle, şerefinizle oynarlar. Kötü huylarını asla değiştirmez, öylece kötülük...

ÖZÜR DİLEMEK SANATTIR

Resim
    Özür dilemeyi, teşekkür etmeyi bilmeyenden, haksızlığı görüp sessiz kalandan, değersiz, önemsiz hissettirenden, derdini sevincini paylaşmayandan uzak durmak lazım.      Güler yüz (samimiyse) tevazu, merhamet, vicdanlı olmanın işaretidir. Yüzünde hiç gülümseme olmayan ya kibirlidir, ya agresif yapıda geçimsiz insandır. Dertli olmak başka bir şey. Onunla karıştırmayalım.      Her dediğinizi onaylayan, kendine ait fikri olmayan insan güvenilir değildir. Dost sizde hata gördüğünde ikaz eden, düzeltmeye çalışan, yol gösterendir. Hakiki dostun en büyük özelliği, İslam ahlakını (güvenirlik, dürüstlük, müsamaha, tatlı dil, güler yüz, iman) kendisinde yerleştirmiş, onu gördüğünüzde size Allah'ı hatırlatandır. Hüsniye Ünal

EŞİM AHMET ÜNAL'A İTHAFEN

Resim
Gene aklıma düştün, Sanki hiç çıkıyormuşsun gibi. Hâlâ inanamıyorum gittiğine, Kendi kendime soruyorum bazen; Gerçekten "O şimdi yok mu, Gerçekten kara toprağın altında mı?" diye  Elinde kitabın, yanında çayın, Şu koltukta oturuşun, Hep gülümseyen, sevimli yüzünle, Koridorda yürüyüşün daha dün gibi. Evin her köşesine sinen varlığın, Bütün odalarda, hatta mutfakta hatıraların.. Yapamadım, biliyor musun yârim? Sensiz o ev hep acı verdi bana. Şimdi senden hiçbir eser olmayan, Yeni bir evde yaşıyorum. Ha eser yok derken, elinden düşmeyen, İman Hakikatleri   hariç. Senden sonra, sana ait  bir onlar kaldı benimle.. En kıymetli hatıra... Bir de oturduğun şu koltuk.. Orada rahat olduğunu biliyorum. Bu benim için büyük teselli. Ama sen yoksun ya, benim için hiçbir şey yok. Meğer koca dünyayı Senin varlığın dolduruyormuş. Sen gittin, dünya bitti, Mutluluk bitti, sevinç bitti,  Bomboş, ıssız bir çölde kaldım adeta. Bakma sen bana, orada rahat ol yârim!  Ben alıştım böyle, ...

AŞKLA KARIŞTIRILAN BİR KAVRAM: ZİNA

Resim
Toplumda yaygın olan, "Ben iman ettim, Müslümanım" diyen hiç kimseye asla yakışmayan, duya duya, göre göre normalleştirilmiş bazı kavramlar var. Bilinçli bir şekilde, Sosyal medya, TV kanallarında yayınlanan magazin programları, diziler, güncel kadın programlarında gözümüze sokulan, beynimize kazınan yayınlar toplumda ahlaksızlığı sıradanlaştırdı. Ve bunlar kesinlikle kasıtlı yapılıyor. En çok duyduğumuz "erkek arkadaş, kız arkadaş, flört" empoze edilen kavramlardan biri. Nikah akdi ile meşru hale gelen bazı fiiller, nikahsız, gayrimeşru ilişkilerle son derece normalmiş gibi işleniyor. Hatta bu, Batı'dan ithal edilen bozuk zihniyet tarafından medeniyet olarak kabul ediliyor. Bir kız, ya da bir erkek  anne-babasına, zina işlediği kişiyi rahatlıkla tanıştırabiliyor, bir kısım aile de bunu gayet doğal karşıladığı için kabul ediyor. Bir bu. İkincisi; hepimizin de bildiği bir ahlaksızlık örneği daha var.  "Evlenilecek kadın, eğlenilecek kadın."  Nasıl bi...